LEKELER VE ÇİZGİLERE DİKKAT
Uludağ Üniversitesi´nde uzun yıllar görev yapan ve burada akademik eğitimini sürdürerek Doçent Ünvanı alan Çocuk Diş Hekimi Çiğdem Elbek Çubukçu, yaptığı açıklamada çocuklarda görülen diş çürüklerinin nedenlerini, koruyucu önlemleri ve tedavi edici süreçleri anlattı. Bebeklerde dişlerin üzerinde daha dişlerin sürmesi devam etmekteyken ıslak şeker veya açık kahverengi şeffaf renkli lekelerin oluştuğu ya da aksine tebeşir beyazı şeklinde mat renkli çizgilerin geliştiğinin görüldüğünü kaydeden Çubukçu, bu lekelerin başlamış ya da devam etmekte olan diş çürüklerinin işaretleri olduğunu kaydetti.
Dişlerin sürme devam etmekteyken çürükler nedeniyle kırılıp yok olmasının sık görülen bir durum olduğunu, bu çürüklerin erken çocukluk çağı çürüğü (EÇÇ) olarak adlandırıldığını ifade eden Doç. Dr. Çubukçu, “Kronik, geri dönüşümsüz, çok faktörlü ve enfeksiyöz bir hastalık olan EÇÇ, çocuklarda görülen en yaygın hastalıklardan biridir. Türkiye´de EÇÇ, yüzde 41/ 70 oranında görülmektedir. EÇÇ, 71 aylık ve daha küçük çocukta birden fazla çürüğün, çürüğe bağlı diş kaybının veya herhangi bir süt dişinde dolgulu diş yüzeyinin varlığı olarak tanımlanmaktadır. 6 aydan daha büyük bebeklerde sürmüş dişlerin temizlenmeden bırakılması, sütteki laktozun etkisiyle çürüklere yol açabiliyor. Ayrıca bal, pekmez, muz vb. gıdaların eklendiği sütlü yoğurtlu karışımların veya çocuk mamalarının sık sık ve özellikle gece biberonla çocuğa sunulması, sık ve uzun süreli emzirme gibi alışkanlıklar da çürüklere yol açmaktadır” dedi.
Doç. Dr. Çiğdem Elbek Çubukçu, erken çocukluk çağı çürüklerine karşı alınması gereken önlemler üzerinde de durdu. Öncelikle bebeklerin en geç bir yaşında çocuk diş hekimine muayene ettirilmesi gerektiğini belirten Çubukçu, annelere şu önerilerde bulundu:
“Bebeğinizi gece sık sık ve uzun süreli emzirmeyin. Memenizi emzik gibi kullandırmayın. Bebeklerinize biberonla uyuma alışkanlığı kazandırmayın. Biberondaki süt veya mamaya pekmez, bal, şeker, bisküvi ve muz gibi tatlandırıcılar katmayın. Bebeği besledikten sonra mutlaka su içirin. Emziği şekere, bala veya pekmeze batırarak sunmayın. Dişler sürmeye başladığında, sabah ve akşam beslenme sonrasında çocuğunuzun dişlerini temiz ve ıslak bir tülbent ile temizleyin.”
SÜT DİŞLERİNİN SÜRMESİ 3 YAŞINDA TAMAMLANIR
Çocuk Diş hekimi Doç. Dr. Çiğdem Elbek Çubukçu, çocuklarda sık görülen süt dişi çürüklerine de değindi. Süt dişlerinin bebeklerde ortalama 6. ayda sürmeye başladığını ve 2,5-3 yaşlarında 20 süt dişinin sürmesinin tamamlandığını anlattı. Süt dişlerinin 6-12 yaşların arasında görevlerini tamamlayıp yerlerini kalıcı eşlerine bıraktıklarına dikkat çeken Çubukçu, “Buluğ çağına kadar görevleri olan bu dişlerin çürük nedeniyle kaybedilmesi veya çürümüş süt dişlerinin tedavi edilmeden bırakılması genel sağlık ile diş ve çeneler üzerinde istenmeyen sonuçlar doğuracaktır. EÇÇ görülen dişler tedavi edilmezse dişin köküne ait enfeksiyonlar, iltihaplar ve apseler gelişecek ve ağrılar hem annenin, hem bebeğin hayatını olumsuz yönde etkileyecektir.” şeklinde konuştu.
NASILSA DÜŞECEK MANTIĞI YANLIŞ
Doç. Dr. Çubukçu, anne babaların en büyük yanlışlarından birisinin de (süt dişleri nasılsa düşecek) mantığıyla hareket ederek bebeğin çürük dişlerini tedavi ettirmekten kaçınmaları olduğunun altını çizdi. Böyle bir anlayışın süt dişlerindeki apseler ve enfeksiyonlar nedeniyle bebeğin acı çekmesine neden olduğunu, antibiyotik kullanımı zorunluluğunu doğuracağını ifade eden Çubukçu, aileleri şöyle uyardı:
“Büyüme ve gelişimin hızla devam ettiği bebeklik döneminde antibiyotiklerin gereksiz yere kullanılması yerine süt dişlerine ait çürüklerin, bir çocuk diş hekimi tarafından gerektiği şekilde tedavisi daha uygun olacaktır. Bu arada süt dişlerine ait apseler ve enfeksiyonlar, kalıcı eşlerinin gelişiminde bozukluklara neden olabilmektedir. Özellikle kalıcı dişin minesinde şekil ve renk bozukluklarına sıklıkla rastlanmaktadır. Çürük nedeniyle çekilen süt dişinin yeri gerekli koruma sağlanmadığında çenede kalıcı eşine ait yer kaybedilmiş olacaktır. Bununla birlikte ön grup süt dişlerinin kaybı veya derin çürükleri, bebek tipi yutkunmadan erişkin tipi yutkunmaya geçişin bozulmasına neden olabilecek ve konuşma bozukluklarına neden olabilecektir.”