İbrahim ÇOBAN


Türkiye varlık mücadelesinde


 

 

Dünya şu sıralarda yeninden şekilleniyor, Türkiye’de bu değişikliklerin tam odağında duruyor.

Ülkemizin son dönemde yaptığı hamlelerden Batılılar rahatsız oluyor.

Bunu anlıyorum.

Ama bu ülkede yaşayanların uygulanan politikalara karşı çıkmalarına anlam vermekte çok zorlanıyorum.

Kabul, savaşsız bir dünyayı bende çok istiyorum ama ülkemizin bağımsızlığına kast edenlere karşı hiçbir şey yapmadan duramayız.

Bugün olan bitenler, Kurtuluş Savaşı’ndan farklı değildir çünkü.

Yani yeni bir bağımsızlık mücadelesi veriyoruz.

Olup bitenleri anlamak için geçmişe dönmek gerekiyor.

O zaman, önce geçmişte olan biteni kısaca hatırlayalım.

12. yüzyılın sonunda kurulan Osmanlı devleti 15. Yüzyılın ortalarında duraklama devrine girdi.

Süreç şöyle gelişmişti;

Kanuni Sultan Süleyman döneminde Kaptan-I Deryalık yapan ve yine Kanuni Sultan Süleyman, 2. Selim ve 3. Murat devirlerinde de 14 yıl kesintisiz Sadrazam (Başbakan) olan Sokullu Mehmet Paşa, 11 Ekim 1579’da ölünce Osmanlı İmparatorluğu duraklama dönemine girdi.

Nitekim önce;

Yeniçeri ayaklanmaları başladı ardından da Celali ayaklanmaları çıktı.

Osmanlı bunları yaşarken Avrupa çıkışa başladı.

Rönesans ve aydınlanma dönemi olarak adlandırılan bu süreçte, bir yandan yeni coğrafyaları keşfe çıkan Avrupalılar, düğer yandan da kendi tarihlerini öğrenmek için Arapçaya çevrilmiş Roma eserlerini kendi dillerine tercüme etmeye başladılar.

Yani Avrupalılar, ortaçağda üzerlerine çöken uyuşukluktan kurtulup tarih, sanat ve bilimde dev adımlar attılar.

20. yüzyılın başında çıkan Birinci Dünya Savaşı sonunda Osmanlı İmparatorluğu yıkılınca, Avrupa dünyanın hâkimi oldu.

20. yüzyılın ortalarında çıkan ikinci dünya savaşında ise Avrupa gücünü yine korudu ama hâkimiyet ABD’ye geçti.

ABD 21. Yüzyılın başına kadar ele geçirdiği bu hâkimiyeti korumayı başardı ve soğuk savaş döneminde de gücüne güç kattı ve Berlin Duvarı’nın yıkılmasından sonra hâkimiyetini tescilledi.

Fakat günümüzde dünya üzerindeki dengeler yine değişti.

Dünyanın teknoloji ve finans gücü Çin’e aktı, Rusya ise çabucak toparlanıp enerji kaynaklarının verdiği avantajlar ile dünya üzerinde yeniden söz sahibi olmaya başladı, İran’da bu süreçte Rusya’nın desteği ile epey yol aldı.

Bütün bu gelişmeler, 1500’lü yıllarda öne çıkan batı medeniyetinin duraklama dönemine girdiğini Doğu medeniyetinin yükselmeye başladığının açık göstergesidir.

Peki, Türkiye tüm bu olup bitenlerin neresindedir?

Eminim ki süreci göz ucuyla bile takip edenler de dâhil herkes bu soruya, “Türkiye bu sürecin tam ortasındadır” cevabını verecektir.

Dikkat edilirse, olan biten her şey Türkiye’nin yanı başında gelişiyor.

Böyle bir durumda, Tıpkı Rusya ve İran gibi Türkiye’de olan bitene müdahale etmek zorundadır.

Eğer bu müdahale bugün yapılmazsa yarın çok geç olacaktır.

Allah yardımcımız olsun.