Türkiye 1980´lerde sadece 3 milyar dolar ihracat yapıyordu, bugün ise ihracatımızı o yılların ihracatının 50 katından fazla oldu.
Mesela sadece Bursa´nın 2017 yılındaki ihracatı 14 milyar dolar oldu.
Yani neredeyse 1980´li yılların Türkiye ihracatının yaklaşık 5 kat fazlasını tek başına Bursalı firmalar yapıyor artık.
Günümüzde sadece üretmek yetmiyor.
Kaliteli, katma değeri yüksek ürünleri dış pazarlarda satmak gerekiyor.
Bunu yapmak öyle kolay değil ama.
Bu nedenle de dünyaca tanınan markamız çok az.
Önceki sabah bu zor işi başaran endüstriyel mutfak devi İnoksan firmasının çiçeği burnunda kurumsal iletişim direktörü Gülnur Seymen misafirim oldu.
Gülnur´a İnoksan´ın gıpta ettiğim firmalardan biri olduğunu söyledim.
İşadamı Vehbi Varlık´ın 1980´li yıllarda küçük bir atölye olarak kurduğu İnoksan´ı gittiğim farklı şehirlerde ve ülkelerde kaldığım otellerin veya yemek yediğim restoranlarında gözlerim hep arar.
Hatta servis yapılırken eğilip İnoksan markasını ararım, görünce de göğsüm kabarır, kendim üretmiş gibi kıvanırım.
Gülnur, İnoksan´ın geçmişini ve yeni dönem projelerini anlatırken, 20 bin metrekare alanda parmak ısırtacak teknolojiye sahip dünya devi bir firmada olmaktan duyduğu gurur sesinin tonuna yansıyordu.
Profesyonel bir mutfak için hazırlıktan pişirmeye, servisten bulaşıkhane ünitelerine varan yüzlerce çeşit endüstriyel mutfak ekipmanı ve cihazları ürettiklerini ve otel, hastane, fabrika, yemek sanayi, kafe, bar, restoran vb. işletmeler için A´dan Z´ye projeden montaja hizmet verdiklerini bütün bunlara yaygın servis ağını da eklediklerini, üretimlerinin yüzde 35´ini 5 kıtaya ihraç ettiklerini aktardı.
Her fırsatta söylüyorum.
Allah Türkiye´ye petrol ve doğalgaz vermemiş.
Bu yüzden enerjide dışa bağımlı bir ülkeyiz.
Bu durum cari açığımıza yansıyor haliyle.
Ancak Allah bize gözü kara müteşebbisiler vermiş.
Bu müteşebbislerimiz sayesinde de sürekli ülkemiz büyüyor.
Ülkemiz daha da büyür.
Bunun için çok fazla şey yapmaya da gerek yok aslında.
Yapacağımız tek şey gözü kara müteşebbislerimizin ayağındaki prangaları sökmek.
Üzerlerindeki vergi yüklerini hafifletsek, üretim alanı sorunlarını çözsek yetecek.
Kendi markası ile ihracat yapanlara birazcık teşvik versek, yeni ürün geliştirmelerine destek olsak, istihdamın üzerindeki yükleri biraz azaltsak yetecek.
O zaman Vehbi Varlık gibi müteşebbislerimiz daha hızlı büyürler, büyüdükçe istihdam artar, ihracat artar, ithalat azalır.
Vehbi Varlık özelinde bunca olumsuzluğa rağmen zoru başaran tüm müteşebbislerimizi yürekten kutluyorum.
Yolları açık olsun.
Unutmayalım, günümüzde ticaret savaşları yapılıyor.
Böyle bir savaşta, Türkiye´nin askerleri ve komutanları müteşebbislerdir.
Onlara sahip çıkarak, el üstünde tutmakla kazanırız bu savaşı.