Mustafa SEVİM


SU BİLE VERMEYEN SU'CULAR


Geçtiğimiz günlerde sosyal medya aracılığıyla İnegöl'deki su ve maden suyu fabrikalarının şehrin dinamiklerine bir katkısı olup olmadığını sorguladım ve bazı sualler yönelttim.
 
Az sayıda vatandaşın destek yorumları dışında her hangi bir tepki almadım.
Konuyu gazetedeki köşemizde de paylaşmayı düşününce aslında sadece İnegöl değil Bursa'nın da hakkı var diye kanaat getirdim.
 
İnegöl'le ilgili paylaşımım şu şekildeydi;


 
"MADEN SUYU neden İnegöl'ümüzün marka değerleri arasında değildir?
MADEN SUYU ve SU FABRİKALARI hangi ortak değerlerimize katkı sağlıyorlar?
Örneğin en azından herhangi bir Sivil Toplum Kuruluşunun organizasyonu veya İNEGÖL SPOR için en ufak bir sponsorlukları olmuş mu?
(Hemen her yetişkin İnegöllünün günlük ortalama en azından bir şişe tükettiği maden sularından bahsediyorum)
Şuan hali hazırda üç FİRMA İnegöl'ün MADEN SUYU yataklarından istifade ederek büyük gelir elde ediyor..
Peki ama neden İnegöl'ü ilgilendiren toplumsal konularda isimleri 'hiç' geçmiyor?
Bilmediğimiz gizli bir destek mi var?
Veya bilmediğimiz farklı konular mı var?"
 
Aynı soruları Bursa'daki muhataplarına da sormak lazım..
 
"MADEN SUYU neden Bursa'mızın marka değerleri arasında değildir?
MADEN SUYU ve SU FABRİKALARI hangi ortak değerlerimize katkı sağlıyorlar?
Örneğin en azından herhangi bir Sivil Toplum Kuruluşunun organizasyonu veya BURSA SPOR için en ufak bir sponsorlukları olmuş mu?
(Hemen her yetişkin Bursa'mızın günlük ortalama en azından bir şişe tükettiği maden sularından bahsediyorum)
Şuan hali hazırda üç FİRMA Bursa'nın MADEN SUYU yataklarından istifade ederek büyük gelir elde ediyor..
Peki ama neden Bursa'yı ilgilendiren toplumsal konularda isimleri 'hiç' geçmiyor?
Bilmediğimiz gizli bir destek mi var?
Veya bilmediğimiz farklı konular mı var?"
 
***

TESPİH ENFLASYONU
 
Tespihin Müslümanlar açısından bakıldığında bir gayesi var..
 
Tespih, Rabbimizi zikretmemiz için bir vasıtamız, aracımız..
 
Rabbimizi zikrediyor, tespih ediyoruz, hamdediyoruz, onun büyüklüğünü zikrediyoruz, idrak ediyoruz..
 ‘Allahü ekber’ diyoruz.
 
Daha önceleri insanlar çakıl taşları biriktirmişler..
 
Tespih sayıyı belirtmek açısından önemli fakat dinimizde bazı zikirlerin bazı sayılarla yapılması çok önemli.
 
Merhum Babacığım İsmail Hakkı Sevim bu hususu tarif ederken;


 "Bir kilidi açan anahtar gibi nasıl ki anahtarda bir dişli noksan olsa ya da fazla olsa kilidi açamazsın, aynı şekilde burada da bir sayı noksan ya da fazla çekilirse kilidi açamazsın" derdi..

Bu sayılar sırdır..
 
Dolayısıyla sayıyı belirtmek açısından tespih Müslümanların vazgeçilmezidir..
 
İş tespih olunca da çeşitlenmiş ve sağlık faktörü işin içine girmiş..
 
Mesela Osmanlı’dan gelen kuka tespihleri..
 
Osmanlı’da kuka tespihi kullanmak bütün doktorlara şart koşulmuş..
 
Kuka tespih kullanmayan  doktorlar saraya sokulmazmış çünkü kukanın özelliği mikrobu kırması ve dezenfekte özelliği olması..
 
Osmanlı sadece tespih çekmek için çekmiyor, öyle insanlar ki birçok işi bir arada yapıyor.
 
Osmanlı’da hoca efendiler doksan dokuzluk çok kıymetli bir tespihi yanlarında taşırlar ve “Eğer vefat edersem bu tespihi satın benim kefenimi bu tespih karşılar” derlermiş..
Son zamanlarda ise bir tespih enflasyonu var adeta..
Gencinden yaşlısına herkesin elinde tespih.. 
Sosyal medya ortamlarında tespih mezatları yüzlerce insanın takibiyle yapılıyor..
Benim tuhaf karşıladığım durum ise tespihi amacı dışında kullananların yansıttığı içler acısı durum..
Tespih sallayanlardan bahsediyorum.. 
On beş yaşındaki çocukta elinde tespih sallayarak geziyor yetişkin bir iş adamı da.. 
Edeb ya hu!
Tespih sallayarak eski bir tespih ustasının mekanına girdiğinizde o ustanın size bırakın tespih satmasını selamınızı bile almazmış..
Sebebi ise sadece saygısızlık.. 
Son zamanlarda hiçte umursamadığımız saygı-sız-lık..