Tamah (aç gözlülük) hastalığı 20. yüzyılın başlarında Avrupa'da ortaya çıktı.
Türk toplumu bu hastalıktan bir asır kadar uzak kalmayı başardı.
Lakin yüzyılın sonlarında bu hastalığa bizde yakalandık.
Bu hastalık bizde de peydahlanınca hiç huzurumuz kalmadı.
Eskiden elimizdekiler ile yetinebiliyorduk.
Sahip olduklarımızı, dostlarımızla, hatta hiç tanımadığımız insanlar ile bile bölüşüyorduk.
Ya şimdi?
Maalesef şimdi her şey çok değişti.
Artık kazancımız bize yetmiyor.
Gözümüz daha yükseklerde.
Canımız her şeyi istiyor.
Karşılıksız hiçbir iş yapmıyoruz.
Daha fazlasını kazanabilmek için, ciğeri beş para etmeyen insanların karşısında sirk maymunları gibi taklalar atıyoruz.
Bu kadar mı?
Hayır.
Dahası da var.
Tamah hastalığımız yüzünden haset (kıskanç) olduk.
Hasetlik tamahtan da kötüdür.
Bu hastalığa yakalandığımız zaman, her şeye sahip olmak isteriz.
Ama sahip olduklarımızı bir başkasına yakıştıramayız.
Hele kendimize rakip seçtiğimiz birinde bizden daha iyi bir şey varsa, tamamen kahroluyoruz.
Hasetlikten çatlıyoruz.
İyi de nasıl kurtulacağız bu hastalıklardan?
Sınırlı bilgim ile sizlere tavsiyede bulunamam.
O zaman sözü kişisel gelişim alanında çok sayıda kitap yazan Richard Carlson’a bırakayım:
“Åunu iyice bilmelisiniz ki, başarı herkese yetecek kadar boldur!
Hatta insanlar hedeflerine ulaştıkça, diğerlerine kalan pasta daha da büyür!
Birbirimizi en düşük olduğumuz noktada değil, aksine olabilecek en yüksek konumda görmeyi istemeliyiz.
Hepimiz başarılı olabiliriz.
Birimiz başardığı zaman bunun diğerlerine de yararı olur.
Birisi için iyi dileklerde bulunduğunuz zaman içinizde bir ivme meydana getirerek kendi başarınız için bir ortam hazırlamış olursunuz.
Başkalarının başarısına sevindiğiniz zaman bahçenize başarı tohumları serpmiş olursunuz.
Başkaları için iyi dileklerde bulunurken, kendinizi ne kadar iyi htiğinizi gözlemleyin.
Dilekleriniz içtense, vermenin ve almanın bir madalyonun iki yüzü olduğunu hatırlarsınız.
Gerçekten, başka birinin başarısına da kendi başarınız kadar sevinebilirsiniz.
Bunu yapın ve içinizdeki büyüklüğün şahlanışını görün!”
Evet, böyle söylüyor işin uzmanı.
Ne dersiniz deneyelim mi?
Bence denemeye değer.
Ne kaybederiz ki?