Batı kendini güvende hmek için, doğunun karışık olmasını ister.
Bu durum, batı için yüzyıllardır tarihi bir refleks haline gelmiştir.
Doğu ne kadar, karışık, ne kadar parçalı olursa batı kendini o kadar güvende hisseder.
Bu anlayışın mimarı İngiltere’dir.
Bugünkü İngiltere yüzyıllarca uyguladığı bu siyasi anlayış ile topraklarında güneş batmayan Büyük Britanya İmparatorluğu’nu kurdu.
O imparatorluk, İkinci Dünya Savaşı ile yıkıldı.
Lakin İngiltere hala ayakta ve hala güçlü bir ülkedir.
Bunu da dünya üzerinde uygulamayı sürdürdüğü fitne siyasetine borçlu olduğunu düşünüyor.
Bu nedenle de fitneye devam ediyor.
Yüze gülen arkadan kuyu kazan siyaset anlayışları ile Asya, Avrupa ve Afrika kıtaları üzerinde önemli bir denge unsuru olan Osmanlı Devleti’ni önce güçsüz bırakmış, sonra da parçalamışlardır.
Yaptıklarının hangi birini sayayım ki?
İşte, birkaç önemli hatırlatma.
Osmanlı’yı Rusya’ya karşı koruma bahanesi ile Kıbrıs’a üs kurup, sürece hiçbir katkı koymadıkları halde adadan çekilmemelerini mi?
1877 -1878 Osmanlı Rus Savaşı sona erdiğinde Osmanlı Devleti Ayastafanos Anlaşması’nı imzalayıp büyük toprak kaybetti.
İngiltere, bu anlaşmanın şartlarını Osmanlı lehine değiştirmek gerekçesiyle Berlin Kongresi’ni topladı.
Osmanlı’yı iki ülke arasındaki savaş süresince Ruslara karşı koruma bahanesiyle Kıbrıs’ta üs kurma hakkı elde etti.
Rusya ile Osmanlı anlaştı, ama İngiltere Kıbrıs’tan bir daha çekilmedi.
İngiliz belgelerine bakıldığında, Birinci Dünya Savaşı sonunda, Yunanların malî ve askerî olarak tamamen İngiliz desteği ile Anadolu’ya çıktıklarını görüyoruz.
O günün şartlarında Yunan askeriyesi ve ekonomisi, bırakınız Anadolu’ya çıkmayı, Atina’dan Selanik’e gelebilecek kapasitede bile değildi.
Yine Birinci Dünya Savaşı sırasında ve Kurtuluş Savaşı’nda Araplar ile Osmanlı’nın ve o günkü Ankara yönetiminin arasını açıp, bölgede diledikleri gibi bir yapılanma kurdular.
Lozan’da ABD’ye Türkiye’yi desteklediği halde Musul’u elimizden tereyağından kıl çekercesine aldılar.
Bunu Ankara Anlaşması ile de sağlama aldılar.
İngiltere ikinci Dünya Savaşı sonrasında küresel aktör olmaktan vaz geçti.
Lakin yüzyıllara dayanan fitne ve çıkar üzerine kurulu siyasi anlayıştan hala vaz geçmedi.
Nitekim ABD’nin Irak’a işgaline zemin hazırlayan ve sonradan sahte olduğu ortaya çıkan ‘Irak’ta biyolojik ve kimyasal silah bulunduğuna dair istihbarat bilgileri’ İngiltere tarafından Amerika’ya verildi.
Bu raporlara dayanan ABD, İngiltere’yi de yanına alarak Irak’ı işgal etti.
Daha taze bir örnek vereyim.
2013 yılı Ağustos ayında Esad yönetimi Suriye’de 425’i çocuk olmak üzere, bin 500’e yakın masum sivili kimyasal silahla katletti.
Aynı tarihlerde İskoç Sunday Mail Gazetesi’nde yayınlanan bir haberde;
“İngiliz Hükümeti Esad yönetimine 2013 yılı başına kadar kimyasal silah yapımında kullanılan maddeleri sattı” diye bir haber çıktı.
İşte İngiliz siyaseti böyledir.
Dünya yeniden pay edilmeye başladı ver paylaşım bizim bölgemizde yoğunlaştı.
Çünkü dünyanın enerji kaynakları bu bölgede yoğunlaşmış durumdadır.
Bu yüzden de, Türkiye gelişen olaylara göre adım atmak zorundadır.
Türkiye’nin son yıllarda attığı adımlara anlam veremeyen bazı kesimleri uyarmak istedim.